,
   
 
  pkk kuruluşu

PKK - KADEK Terör Örgütü Kuruluşu

1974 yılında Anlara Yüksek Öğrenim Derneği (AYÖD) isimli gençlik organizasyonu içersinde faaliyet gösteren Abdullah Öcalan, Kesire Yıldırım (Öcalan), Haki Karaer, Cemil Bayık, Kemal Pir isimli şahıslar Ankara’nın Tuzluçayır semtinde yaptıkları bir toplantıyla örgütün ilk temellerini atmışlardır. Örgüt ilk faaliyetlerini Güneydoğu illerinde başlatmıştır. Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep ilk faaliyet alanı olarak bu şehirlerin belirlenmesinin altında yatan nedenler vardır. Gaziantep’te sanayinin gelişmesiyle birlikte bu şehre yoksul işçi sınıfının yoğun göçü, Diyarbakır’da geçmişte yaşanmış olan bir isyan hareketleri, Şanlıurfa’da ise feodal yapının devam ediyor olması örgütü bu şehirlere yöneltmiştir.

27 Kasım 1978 tarihinde örgüt üyeleri tarafından Diyarbakır’da yapılan toplantıyla KADEK( Kürdistan İşçi Partisi, Partiya Karkaren Kürdistan) ilan edilmiştir. 1980 askeri darbesi sonucu yapılan tutuklamalarla dolan Diyarbakır Cezaevi PKK ‘nın kadro genişletme çalışmalarına zemin hazırladı. PKK merkez komitesi üyesi Kemal Pir’in -Kürdistan özgürlük mücadelesinin kalbi Diyarbakır’da Diyarbakır’ın kalbi de zindanda atmaktadır.- ifadesi PKK’lıların yoğun olarak bulunduğu cezaevlerinin birer eğitim merkezi haline getirilmiş olduğunu göstermektedir.

Yapısı PKK terör örgütünü; genel başkanlık, genel başkanlık, konseyi merkez komitesi, merkez disiplin kurulu, bölge komiteleri, yerel komiteler adı altında toplanmıştır. PKK terör örgütünün Genel Başkanı Abdullah Öcalan’dı. Örgüt hareketleri tamamen genel başkan tarafından yürütülmektedir. Öcalan’ın tutuklanmasıyla birlikte yeni bir genel başkan belirlenmemiştir. Bu Öcalan’ın örgüt üzerindeki egemenliğini göstermektedir. Örgüt o zamandan beri genel başkanlık konseyi tarafından idare edilmektedir.

3.Amaçları İlk amaçları Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini içine alacak şekilde bağımsız bir Kürdistan Devleti kurmaktır. Bunun için Birleşmiş Milletlerin self determination hakkından yararlanmak istemektedirler. Self determination azınlıklara tanınmış bir hak değil, sömürgelere verilmiş bir haktır. Bu nedenle Kürtler Türklerden farklı olduklarını azınlık olmadıklarını ispatlamaya çalışmaktadırlar. Bütün dünyaya kendilerin bağımsız bir devleti idare edebilecek güçte olduklarını göstermeye çalıştılar. Fakat bu amaçla hareket ederken şiddete çok fazla baş vurdular ve insan haklarını ihlal ettiler.

Faaliyetler

Şiddet Dönemine Geçiş II. Kongreden sonra PKK’nın kendi içinde tüm hazırlıklarının bittiği tespit edilmiş ve hareket zamanının geldiği kararlaştırılmıştır. Başlangıç olarak silahlı propaganda ünitelerinin oluşturulması ve bölgedeki yerel nüfusla ilişkiye geçilerek gerilla savaşının başlatılması kararlaştırıldı. Terör eylemlerinin başlatılmasındaki amaçlar ülke içindeki otoriteyi sarsmak, ekonomiyi zedelemek ve kendi görüşleri doğrultusunda hükümetten bazı tavizler alabilmektir. Bunun dışında yapılan hareketlerin çok fazla şiddet içermesinin bir diğer nedeni de tüm dünyanın dikkatini Kürt sorununa çekmektir.

Örgütlenmedeki Başarının Nedenleri Doğu Bölgelerinde yaşanan yoksulluk, işsizlik, hükümetin yanlış tutumları PKK’nın her geçen gün büyümesine sebep olmuştur. “ Gazeteci Mehmet Ali Birand’a göre Güneydoğu’da ki güvenlikten sorumlu kuruluşların baskıcı uygulamaları sıradan insanları bile potansiyel PKK sempatizanı yapmıştır. PKK yaşanın ekonomik yoksulluktan yararlanmayı bilmiş ve Kürt kimliği üzerinde çeşitli şekillerde propagandalar yaparak Kürt gençlerini bünyesinde toplamayı başarmıştır. Bu gençleri yaşadıkları yoksulluktan, siyasi sorunlardan var olan baskılardan kurtulabilmek için şiddet kullanmaları gerektiği ancak şiddet kullanarak başarıya ulaşabileceklerini kolayca inandırmıştır. Bu da PKK ‘nın insan kaynağı sağlamada herhangi bir zorluk yaşamamasına ve kolaylıkla bu konuda başarı sağlamasına yol açmıştır.

Kongreler

2. Kongre: 1982 yılında yapıldı.Bu kongrede şiddet eylemlerinin başlatılmasına karar verildi.Böylece 2.kongreyle birlikte PKK’nın şiddet dönemi başlatılmış oldu.Bu kongreye kadar gerilla eğitimleri tamamlanmış olan örgüt elemanları batıya yönlendirildi. Verilen eğitimlerin uygulanması batı bölgelerinde yapılmaya başladı.

3. Kongre: Bu kongrede örgüte maddi gelir sağlanması konusunda görüşmeler yapıldı. Vergilenme kanunu çıkartıldı. Zengin Kürt iş adamlarından çeşitli şekillerde bağış alınarak örgüte katkı sağlandı. Ülke içinde yapılacak eylemlerin bölgelere bölünerek yapılması kararlaştırıldı.

4. Kongre: 1990 yılında toplanmıştır. Bu toplantıda yapılan eylemlerin bundan sonra daha genişletilmiş olarak yapılmasına karar verilmiştir. Bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulması kararı alınmıştır. İnsan toplama faaliyetleri arttırıldı. Bunun için Kürt vatandaşlarının sempatisi kazanılmaya çalışıldı.

5.Kongre 1995 yılında Kuzey Irak’ta yapılmıştır. Bu kongrede de artık Doğu ve Güneydoğu Anadolu illerinin dışına çıkarak Karadeniz Bölgesine açılım kararı alınmıştır. Ayrıca 5. kongreyle birlikte Akdeniz Bölgesinde de faaliyetler başlıyor.

6.Kongre: Bu kongreyle birlikte PKK’nın silahlı eylemlerinde artış kararı alındı. Terör tüm ülke çapında boy göstermeye başladı. Bu kongreden sonra ülke ekonomisine zarar verme eylemleri yapıldı. Özellikle turistik bölgelerde turizmi etkilemek açısından eylemler arttırıldı.

7.Kongre: Abdullah Öcalan yakalanıp, idam kararı verildikten sonra hazırlanmış bir kongredir. Bu kongreye kadar örgüt militanları ve malzemeleri Kuzey Irak’a gönderilmişti. Bu kongre PKK açısından çok önemlidir. İlk kongreleri gibi yeniden yapılanma söz konusudur. Abdullah Öcalan’ın yakalanmasıyla PKK’nın parçalanamayacağı gösterilmiştir. Örgüt ,i.içinde moral kaybına sebebiyet vermemek amacıyla bütünleri ispatlanmıştır.

8.Kongre: Terörist başı Abdullah Öcalan’ın yakalanıp tutuklanmasından sonra yapılan son kongredir. PKK isim değiştirme kararı alıyor, bundan sonra Halkların Özgürlük Partisi adının kullanılmasında oy birliğine varıyor. Teröristlere genel af halinde silahların bırakılacağı belirtiliyor. Ayrıca Abdullah Öcalan’ın cezaevi şartlarının daha iyi olması ve başka bir cezaevine nakledilmesi isteniyor.

Kuruluşları

ARGK ve ERNK’nin Kurulması Kadek 15 Ağustos 1984’te gerçekleştirdiği Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla HRK(Hezen Rızgariya Kürdistan, Kürdistan Kurtuluş Birliği) isimli askeri aperatının kuruluşunu ilan etmiştir. Daha sonra bu kuruluşun adı 3. kongrede ARGK ( Kürdistan Ulusal Kurtuluş Ordusu- Arteşe Rızgariya Gele Kürdistan) olarak değiştirilmiştir. ARGK birlikleri bölgesel ve yerel düzeylerde örgütlenen çeşitli birliklerden oluşur. Sayıları 7-11 ile arasında değişmektedir.KADEK terör örgütü 21 Mart 1985 tarihinde çeşitli toplum kesimlerinde cephe örgütlenmesini gerçekleştirmek üzere ERNK’yi (Kürdistan Halk Kurtuluş Cephesi- Eniya Rızgariya Netewa Kürdistan) ilan etmiştir. ERNK PKK’nın siyası kanadını, ARGK ise askeri kanadını oluşturmaktadır. Bu kuruluşların kurulmasından sonra PKK dağda başarılı olamayan militanlarını şehirlere indirerek bu faaliyetler aracılığıyla dağdaki
militanların ihtiyaçlarını karşılamak üzere görevlendirmiştir.

KUM ( Kürdistan Ulusal Meclisi) PKK terör örgütü 4. Kongrede aldığı eylemlerini yoğunlaştırma kararını devam ettirmek ve diğer etnik grupları da yanına çekmek amacıyla KUM (Kürdistan Ulusal Meclisi)’ni gerçekleştirmiştir. Toplantıda eylemlerini yoğunlaştırmak çabasıyla bünyesini genişletmek için islami yönü ağır basan örgütleri de yayına çekmeyi hedeflemişti.

KUK (Sözde Kürdistan Ulusal Meclisi) 12 Nisan 1995 tarihinde Hollanda’nın Lahey şehrinde sözde SKP açılmıştır. Bu parlamento o günden günümüze kadar halen toplantılarını devam ettirmektedir. 24 Mayıs 1999 tarihinde Hollanda Amsterdam’da kurulmuş olan sözde Kürdistan Ulusal Kongresi (KUK)’ne katılmıştır. Bu kongrenin oluşturulmasından sonra bütün Kürtçü dernekler bir çatı altında toplanmıştır. Kürtlerle ilgili konuların görüşülmesi, kararların alınması, Avrupa ülkeleriyle olan görüşmeler KUK tarafından yapılmaktadır.

MED TV KADEK terör örgütü tarafından örgütün propagandasını aktif olarak yapmak amacıyla MED TV 30 Mart 1995 tarihinde KADEK tarafından faaliyete geçirilmiştir. MED TV ‘ye ait bugüne kadar ki buluna bilgiler bu kuruluşun PKK’nın bazı kirli işlerini kapattığını göstermektedir. MED TV yayınları tamamen örgütün propagandasına yönelik yayınlardır. Örgütün üst düzey yöneticilerini bu kanalda sık sık konuşmalar yaptığı bilinmektedir. Hatta Abdullah Öcalanın’da bu kanaldaki konuşmalarına rastlanmıştır. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın yakalanıp ülkemize getirilmesinden sonra MED TV kapatılmıştır. İngiltere’den yayına başlamış olan MED TV’nin kapatılmasında sonra, bu kanal MEDYA TV adı altında Fransa’da tekrar kurulmuştur.

TÜRKİYE’DE PKK VE DİĞER DEVLETLERLE İLİŞKİSİ

Türkiye ve Kuzey Irak Irak sınırında da, Türkiye sınırında da Kürt aşiretler eskiden beri yaşamaktadır. Kuveyt’in işgalinden önce bu aşiretlerin görüşmesi biraz daha kolaydı. İşgalden sonra Kürtler arası bağlantı kurma olasılığı tamamen azaldı. Hem Türkiye’de hem de Irak’ta yaşayan Kürtler arasındaki çatışmalardan dolayı her iki devletinde yapılmacı bir politika izlemesi imkansız durumdadır. Kuzey Irak’ta PKK’nın genişlemesine Celal Talabani’nin yönettiği Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) ve Mesut Barzani’nin yönettiği Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) taraftarları engel olmaktaydı. Eski Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın ölümümden sonra KYB ile Türkiye arasındaki ilişkiler bozulmuş ve parti Kuzey Irak’taki PKK faaliyetlerine ılımlı yaklaşmaya başlamıştır. 1994’ten beri de PKK Kuzey Irak’ta iyice genişlemiştir. Bu dönemden sonra Kuzey Iraklı Kürtler ve PKK arasında yakın ilişkiler başladı. Hatta Barzani ve Talabani Türk Hükümetini PKK ile yaptığı mücadelelerde Kürtlerin yaşadığı köylere zarar vermekle suçladılar.

1991 yılında Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın attığı adımla Kuzey Iraklı Kürtlerle iyi ilişkiler kurulmaya başlandı. İlişkilerin olumlu yönde gelişmesiyle beraber Kuzey Iraklı Kürtler PKK’nın Türkiye’ye yönelik saldırılarını engellemeye çalıştılar. Ayrıca PKK’nın Kuzey Irak’ta kurmuş olduğu üsleri Türkiye’nin yok etme çalışmalarında büyük destek oldular. 1992 operasyonundan sonra Türkiye ile Kürt liderlerin arası açılmaya başladı. Irak hükümetinin Kuzey Irak’ta yaptığı değişikliklere Türk hükümeti müdahale edemedi ırak sınır boylarındaki birçok köy yerleşime açıldı. Bu da Talabani’nin kendi yerleşim bölgesi dışındaki bölgelerle ilgilenmemesine neden oldu. Bu boşluktan yararlanan PKK tekrar 1994 yılında ise KDP ile KYP arasında bir çatışma patlak verdi. Türk yetkililer ise bu çatışmanın PKK’yı Kuzey Irak’ta rahatlatabileceği düşüncesiyle çatışmaya duyarlı davrandı. Nevar ki yapılan çabalar boşuna çıktı ve Türk hükümeti kaygılanmaya başladı. 1995 yılında PKK’nın Kuzey Irak’a iyice yerleşmesi korkusuyla Türkiye 1992’den daha yoğun biçimde Kuzey Irak’taki PKK’ya müdahaleye başladı.

1993’te Turgut Özal’ın ölümünden sonra durumlar değişti. Turgut Özal’ın ılımlı yaklaşımı daha sonraki hükümette görülmedi. Özal Saddam Hüseyin’in iktidardan uzaklaştırılması düşüncesindeydi ve bunun için yoğun çalışmalarda bulunmuştu. Fakat daha sonraki hükümet Saddam Hüseyin’in iktidarlar uzaklaştırılamayacağı, Irak’ı Saddam’la bir bütün olarak ele almak gerektiği düşüncesiyle hareket etti. Türk Hükümeti ve kamuoyu Kuzey Irak’ta yaşanan bu olaylardan son derece rahatsız olduklarını açık bir dille ifade etmiştir. PKK’nın :Kuzey Irak’ta kendine yerleşim alanı bulması Türkiye’yi korku içine sokmuştur. Kuzey Irak’ta yaşayan Kürtler de Türkiye’ye sığınmaya çalışmaktadır. Kuzey Irak Kürtlerinin Türkiye’ye yerleşmesi PKK’yı daha fazla azdıracak onlara yol gösterecektir. Kuzey Irak’ta yerleşmiş bulunan PKK’lıların bu bölgede bağımsız bir Kürt Devleti kurması ise Türkiye’de yaşayan Kürtlerin ayaklanmasına sebep olacaktır.

Türk Hükümeti Kuzey Irak’ta örgütlenen PKK’nın bu bölgeyi Türkiye’ye karşı bir üst olarak kullanmasını engellenmeye çalışmaktadır. Diğer bir yandan da İran ve Suriye ile ilişkilerini düzgün tutmaya çalışmaktadır. Kuzey Irak’lı Kürtlerle iyi ilişkiler kurmak Türkiye’nin PKK ile mücadelesini kolaylaştırır. Bu nedenle Türk hükümeti Kuzey Iraklı Kürtlerin bu bölgede geniş bir toprak bağımsızlığına sahip olmalarına taraftardır.

Türkiye ve Ortadoğu ile İlişkiler Kuzey Irak’ta Kürt yarı devletinin kurulması Türkiye’nin gündeminde de sorun yarattı. Irak Devletinin bölünüp Kürt Devletinin kurulması Türkiye topraklarının da bütünlüğünü tehlikeye düşürmekte aynı zamanda da bir çekişmeye neden olacaktır. Bunun önlenebilmesi için Türkiye İran ve Suriye arasında sürekli görüşmeler başladı. Bu görüşmelerde Türkiye devletler arasında arabulucu rolünü üstlerdi. Yapılan görüşmelerde Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesi pek hoş karşılanmıyordu. Türkiye’nin amacı bu bölgede kalıcı olmak değildi. Oluşan PKK sorununu daha ileri boyutlara ulaşmadan kökünden temizleyebilmekti. İran hükümetinde ise Türkiye’nin Irak’a yerleşme kuşkusu vardı.

1983’te GAP’ın başlamasından sonra Fırat’ın sularının paylaşımı konusunda Türkiye’ye baskı yapmak için Suriye’nin PKK’yı nasıl desteklediğine ilişkin düzenli haberler çıkmaya başladı. 1992 yılında yapılan bir toplantıyla Suriye’de bulunan bir PKK eğitim kampı kapatıldı. Fakat Türkiye tamamen Suriye’de PKK sorununun bittiğine inanmıyordu. Öcalan’ın Suriye’de serbest bir şekilde yaşabiliyor olması Türkiye’nin Suriye’ye karşı sert tepkilerini haklı çıkartıyordu. Bu olaydan sonra da Türkiye ve Suriye arasındaki tatsızlık artıyordu. Türkiye ve İran arasındaki ilişkiler ise her zaman gergin olmuştur. Türkiye İran hükümetini İran’da PKK’ya ait bir üs kurulmasına izin vermekle suçlamakta İran ise Türkiye’yi islami terörü desteklemekle suçlamaktadır. 1995 yılından sonra Türkiye ve İran arasındaki ilişkiler yumuşamaya başladı, iki devlet arasındaki görüşmeler arttırıldı. Yaşanmış tüm olumsuzluklara rağmen iki devlet dost olabilmeyi başarmıştır.

1995’te Kuzey Irak’a yapılan Türk müdahalesine İran başta karşı çıkmıştır. Ancak kendi güvenliklerin hiçbir şekilde tehlikede olmadığına dahil güvence aldıktan sonra Türkiye’ye destek vermiştir. Çünkü Türkiye gibi İran’da Kuzey Irak’ta kurulacak bir Kürt devletinden kuşku duymaktadır. Irak devletinin parçalanması İran’da ve Türkiye’de bulunan Kürtleri de ayaklandıracağından bu devletlerinde toprak bütünlüğünü tehlikeye düşürecektir. Kürt sorunu Türkiye’nin Ortadoğu’daki komşularıyla ilişkilerini tümüyle etkilemiştir. Kürtlerin bölünmüş halde bulunmasından tüm devletler etkilenmiş, endişe duymuşlardır.

Türkiye’nin Batı İle İlişkileri

Batı toplumu Kuzey Irak topraklarının bütünlüğünü savunsa da Türkiye’nin çekiç güç müdahalesine olumsuz tepkiyle yaklaşmışlardır. Avrupalı Devletler Kürt sorununa farklı bir bakış açısından bakmaktaydı. Bir çok Avrupalı Devlete göre Türkiye’nin Kürtlere karşı tutumu Kürt sorunun doğmasına neden oldu. Türkiye’de Kürtlere ısrarla azınlık statüsün verilmesini istediler. PKK’nın özellikle Almanya ve Fransa’da yoğun çalışmaları bulunmaktaydı ve 1993 yılına kadar Türkiye’nin verdiği bütün tepkilere rağmen bu devletlerde PKK’ya karşı bir önlem alınmadı. Özellikle Almanya PKK için önemli mali kaynaktı. Türk Devletinin 1992’den sonra yaptığı diplomatik çıkışlar durumu biraz değiştirdi. PKK’nın bir terör örgütü olduğu Avrupalı devletlerce kabul edildi ve bu terör örgütüne karşı Türkiye’nin kendini savunması haklı görünmeye başlandı.

1993 sonlarına doğru PKK’nın Almanya’nın güvenliğini tehlikeye sokmasıyla Almanya’nın PKK üzerindeki desteği azalmaya başladı. Kürtlerin ve Türklerin Almanya’da aynı bölgelerde yaşıyor olmaları ve Kürtler tarafından Türklere yapılan saldırılar Almanya’nın iç güvenliğini tehdit etmeye başladı. Aynı zamanda bu örgütün bölgede yapmaya başladığı uyuşturucu ticareti de destek kesilmesi için başka bir sebepti. Ne var ki tüm bu olaylara rağmen İngiltere ve Hollanda’dan PKK’ya destek sürüyordu. PKK tarafından yayınlanan MED TV İngiltere’den yayın yapmaya devam etmekteydi. Öcalan’ın yakalanmasından sonra ise yayınlarını Fransa’dan sürdürdüler. Hollanda’dan ise PKK’ya Lahey’de toplantı yapma izni çıkmıştı. Avrupalı devletler tarafından verilen bu destekler Türkiye’nin tepkisine sebep oldu. Türk Parlamentosu bu desteklerin amacının Türkiye’yi parçalama amaçlı yapıldığı düşüncesindeydi.

1994 yılında Kürt milletvekillerinin tutuklanmasıyla şartlar daha da ağırlaştı. Avrupa Birliği Türkiye ile gümrük birliği anlaşmasının ertelenmesine karar verdi. Avrupa konseyi ise Türkiye’nin anayasasında Kürt sorunu ile ilgili bir düzenleme yapılmadığı takdirde Türkiye’nin üyeliğe kabul edilemeyeceğini bildirdi. Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde sivil Kürtlere karşı bomba kullandığı iddiasının ortaya atılmasıyla bu silahların Türkiye’ye ulaşmasını engelleme çabası başladı. Avrupalı devletlere göre Türkiye politikasını değiştirmeliydi. Kürtleri anlamaya çalışmalı ve onlara karşı bazı ayrıcalıklar vermeliydi. Türkiye’nin Kürtlere karşı insan haklarına uygun davrandığı düşünülmüyordu ve daha insancıl yöntemlerle yaklaşılması için Türkiye’ye sürekli uyarılarda bulunuluyordu.

Soğuk savaş sırasında ve sonrasındaki tutumuyla Türkiye batılı devletler için aranılan bir müttefik olmuştu. Özellikle soğuk savaştan sonra Türkiye’nin bazı etnik sorunları çözmesi Türkiye’yi örnek bir ülke haline getirmişti. Malesef daha sonra Kürt sorunun ortaya çıkması ve Türkiye’nin bu konuda çok fazla başarı gösterememesi çizdiği imajı sıfırlamıştır. 1995 yılında TC. anayasasında terörle mücadele konusunda yapılan değişiklikle daha önce askıya alınmış olan Gümrük Birliği Antlaşması imzalanmıştır. Fakat yine de Türkiye Kürt sorunu hakkında beklenen başarıyı gösterememiştir.Avrupalı devletlerin Kürt sorununu siyasi yollardan çözülmesi konusundaki baskısı altındadır

Türkiye ve ABD

ABD yönetimi Avrupalı devletlerin aksine Türkiye’nin kendini savunma hakkına bir çok destek olduğunu açıklamıştır. ABD PKK’yı önemli bir terör örgütü olarak görmekteydi. Fakat ABD’de diğer Avrupalı devletler gibi teröre karşı yapılan mücadelenin insan haklarına uygun olmadığı konusundaydı ve Türk hükümetine açık bir dille bunu bir çok kez ifade etmiştir. ABD’nin PKK’yı terörü örgütü olarak görmesinin ve Türkiye’ye bu konuda destek vermesinin altında kendi çıkarları yatmaktaydı. PKK tarafından yapılan uyuşturucu ticareti ABD tarafından bir tehdit olarak algılanmaktaydı ve bu tehdidi yalnız Türkiye’ye karşı değil kendilerine karşı vermekteydiler. Ayrıca Türkiye ABD için stratejik önemi olan bir ülkedir. Bu nedenle Türkiye’de bir çok ekonomik girişimi bulunmaktadır. Yani daha açıkçası Türkiye’nin bir terör örgütü tarafından zarar görmesi ABD ‘nin de çok fazla çıkarlarına uygun düşmez. Bunun da doğal bir sonucu olarak tepkisi Avrupalı Devletlere göre daha yumuşak olmuştur.

PKK’NIN UYUŞTURUCU KAÇAKÇILIĞIYLA BAĞLANTISI

Uyuşturucu ticareti hem maddi hem manevi zararlar vermekte hem de insanlığa bir tehdit unsuru olmaktadır. Terör eylemlerini sürdürebilmek için PKK’da finans kaynağı olarak uyuşturucuyu seçmiştir. Terör örgütü KADEK en çok zararı ülkemizde vermiştir. Faaliyetleri Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde gerçekleştiren örgüt bu eylemlere devam edebilmek için kendisine çeşitli finans kaynakları bulmuştur. Ama bu finans kaynaklarının içinde geliri en yüksek olan uyuşturucu kaçakçılığında yoğunlaşmıştır. Ülkemiz üzerindeki uyuşturucu madde kaçakçılığı güzergahlarına ana hatlarıyla değinecek olursak; uyuşturucu maddelerinin genellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizdeki yasa dışı sınır geçişleri veya hudut kapılarından geçiş yapan araçlarla ülkemize sokulduğu, bu bölgelerimizde ve komşu bölgelerde yer alan Van, Diyarbakır, Gaziantep, Adana, Hatay, İçel gibi uyuşturucu madde kaçakçılığında bir merkez olarak ortaya çıkan illerimizde toplandığı, daha sonra başka İstanbul olmak üzere batı bölgelerimizde yer alan bazı illerimize Avrupa ülkelerine sevk edilmek üzere gönderildiği anlaşılmaktadır.

PKK’nın teşkilatlanmasına bakıldığında teşkilatın Ortadoğu’da Batı Avrupa ülkelerine kadar uzandığı görülmektedir. Kıbrıs’ın güney kesimi terörün beslenmesi için çok önemli bir bölgeydi. PKK da Güney Kıbrıs’tan faydalanmayı bilmiştir. Güney Kıbrıs’ın gergin ortama sahip olması ve bu adanın PKK’ya üst kurmak için izin vermesi PKK’nın bu bölgede rahatlıkla uyuşturucu kaçakçılığı yapabilmesi imkan sağlamıştır. PKK’nın elde ettiği uyuşturucular Güney Kıbrıs ve Ege Denizindeki Yunan adalarında depolanmaktadır. Buradan da terör örgütünün Yunanistan’a irtica ettiği militanları tarafından Avrupa ülkelerine geçirilmektedir. PKK’nın kurmuş olduğu uyuşturucu ağlarıyla da piyasaya sürülmektedir.

Örgütün bu işten sağladığı kazanç miktarı çok yüklüdür. Örgüt silah malzemelerinin alımına, militanlarının bakımını uyuşturucu kaçakçılığından temin etmektedir. “PKK’nın uyuşturucu ticaretinden 1990 yılındaki payı 300-400 milyon dolar kadardır.” Türkiye’de ele geçirilen eroin maddelerinin nerdeyse tamamı denebilecek kadar büyük bir miktarı Irak ve Suriye’den ülkemize getirilmiştir. Avrupa’ya ülkemizden Abdullah Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan tarafından gönderilmiştir. Örgütün uyuşturucu ticaretini tercih etmesinin nedeni; uyuşturucu kaçakçılığı geliri yüksek, nakliyesi kolay, alıcısı bol, üretimi çok ve denetimsiz, pazarlama ağı kolay kurulabilen ve kolay satılabilen en cazip gelir kaynağıdır. Ayrıca uyuşturucu ticaretinde kar oranı çok yüksektir. Alımı ve satımı arasında önemli miktarlar bulunmaktadır.

PKK ‘DA SON DURUM

15 yılı aşkın bir süre Suriye’de yaşamış bulunan Abdullah Öcalan Türkiye’nin terörle mücadele baskılarının artması ve Suriye’ye yaptığı baskı sonucu Suriye’yi terk etmek zorunda kalmıştı. Bir süre İtalya’da eylemleri sürdüren Öcalan İtalyan polisi tarafından yakalandı. İtalya terörist başını Türkiye’ye iade etmedi fakat Öcalan’ın beklentilerini de tamamı ile karşılamadı. Aradığı desteği bulamayan Öcalan İtalya’dan da ayrılmak zorunda kalmıştır. 16 Şubat 1999 tarihinde Kenya’da yakalanıp Türkiye’ye getirilmiştir.

Terörist başının 26 Mayıs 1999 günü İmralı’da verilen idam kararı 25 Aralık 1999 günü onaylanmıştır. İdam cezasının çıkmasıyla birlikte örgüt militanları eylemlerini daha da arttırmış, yurt çapında yoğunlaştırmıştır. Bu hareketlerle örgüt yeniden canlandırmayı amaçlamıştır. Öcalan’ın yakalanmasından hemen sonra protesto amacıyla militanlar eylemlerini artırdırlar. İntihar saldırıları sık olarak düzenlenmeye başlandı. Amaçları Öcalan olmadan da eylemlerin devam ettiğini gösterip Öcalan’ı aklamaktı.

Cezaevinde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan avukatları aracılığıyla hala örgütü idare edebiliyor. İdam kararının verildiği sıralarda Öcalan’ın çaresizliğe düşmesi yapılan eylemlerin kendisini olumsuz etkilediğini düşündürmüş olmalı ki avukatları aracılıyla eylemlerin sona erdirilmesinin örgüt mensuplarının ülke dışına çıkartılması belirten bir mektup gönderdi. Bunun karşılığında örgütün genel başkanlık konseyinden gelen açıklamayla örgütün yoğunlaşan intihar saldırılarına ara vereceği açıklaması geldi.

Son dönemde PKK eylemlerine siyasi bir boyut kazandırmaya çalışmıştır. Son dönemde siyasi mücadeleye yönelerek zaman kazanmaya çalışmış. Böylelikle asıl amaçlara ulaşmayı hedeflemiştir. Öcalan yine avukatları aracılığıyla 1999 tarihinde örgüte yeni bir mektup göndererek militanların ve örgüt malzemelerinin yurtdışına çıkarılmasını istedi. Öcalan’ın yakalanmasıyla yeni bir döneme giren PKK örgütün dağılmasını engellemek ve militanlarının moral gücünü yüksek tutmak amacıyla bir takım propagandalar da bulunmaktadır. Çekilme esnasında militanlar Kuzey Irak ve İran topraklarında yoğunlaşmıştır. Bu bölgelerde toplanan militanlara özel fedailik ve komando eğitimleri verilmektedir. Burada gözlemlenen örgütün daha profesyonel olarak çalışma göstermek istediğidir. Ayrıca örgütün silah ve malzemeleri de Kuzey Irak ve İran topraklarında toplanmaktadır.

KADEK terör örgütünün yayın faaliyetleri

Yurtiçi

Özgür Halk (Aylık Dergi) KADEK'nın legal yayın organıdır. Aylık Siyasi-Kültürel Dergi, Türkçe olarak İstanbul'da yayımlanmaktadır.

Özgür Yaşam Dergisi 13 Ekim 1995 tarihinden itibaren haftalık ve Türkçe
olarak yayımlanmaya başlamıştır. Derginin ilk sayılarında örgüte müzahir izlenimi verilmeyerek, kanuni takibata maruz kalması önlenmiştir.

Jiyan Revşen Yukarı Mezopotamya Araştırma ve Kültür Merkezi tarafından aylık olarak yayımlanmaktadır.

Sosyalist Alternatif Dergisi (Türk soluna yönelik yayını) Dergi önceden yayımlanan Devrimci Alternatif Dergisinin devamı olarak Ağustos 1994 tarihinden itibaren Türkçe ve aylık Sosyalist Dergi şeklinde yayımlanmaya başlanmıştır.

Özgür Bakış Terör örgütü KADEK propagandası doğrultusunda legal alanda günlük olarak yayımlanmaktayken 22.10.1998 tarihinde İstanbul DGM tarafından bir ay süre ile kapatılan ve sonraki tarihlerde yayımına kendiliğinden son verilen Ülkede Gündem (Yeni Ülke, Özgür Gündem, Özgür Ülke, Yeni Politika) Gazetesinin yerine ÖzgürBakış gazetesi Şubat ayı ilk haftası itibarıyla deneme basımına başlamış ve 15 Şubat 1999 tarihinden itibaren de düzenli yayıma geçmiştir.

7'nci Gündem Gazetesi (Haftalık olarak yayınlanmaktadır)

Yurtdışı

Özgür Politika (Günlük Gazete-Almanya) Terör örgütü KADEK doğrultusunda illegal olarak 1995 tarihinde Almanya'da yayın hayatına başlamıştır.

Berxwedan (Direniş) ERNK'nın temel yayın organıdır. Terörist başı Abdullah ÖCALAN'ın teorik düzeydeki çarpıtma ve saptırmalarını ajitasyon düzeyinde takviye etmeyi amaçlayan gazete, 1985'te ALMANYA'da yayımlanmaya başlanmıştır.

Axina Welat (Vatanın Ahı) KADEK'nın illegal yayın organı olarak Ocak 1995
tarihinden itibaren Rusya'nın başkenti Moskova'da (15) günde bir Latin ve Kiril alfabesiyle yayımlanmaktadır.

Botan Dergisi Mart 1992'den itibaren ERMENİSTAN'da Ermenice olarak
çıkarılmaya başlanmıştır.

Denge Kurt (Kürdistanın sesi) KADEK terör örgütü doğrultusunda Azerbaycan'da çıkarılmaktadır.

Wosea Mezopotamya ( Mezopotamyanın sesi) KADEK terör örgütü doğrultusunda Romanya'da illegal olarak yayımlanmaktadır.

Serxwebun Dergisi (Bağımsızlık) Terör örgütü KADEK'nın, doğrudan Parti-Merkez yayın organı olarak, 1979 tarihinde Almanya'da İllegal olarak yayıma başlamıştır.

Sterka Ciwan (Gençlik Yıldızı) KADEK terör örgütünün ERNK'ya bağlı olarak oluşturduğu YCWK (Kürdistan Yurtsever Gençler Birliği)'nin illegal olarak, Haziran-Temmuz 1994 yılından itibaren aylık-iki aylık periyodlarla Almanya'da çıkardığı yayın organıdır.

Kürdistanın Sesi KADEK tarafından illegal olarak 1990-1991 tarihinde itibaren Güney Kıbrıs Rum kesiminde aylık Rumca olarak yayımlanmaktadır

saat
 
son dakika
 
kaç kişi online
 
hit counter



 
Bugün 1 ziyaretçi (38 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol